Hekim Hakları

 

Hekim Hakları

İlkşan Urlu

Avukat

Son yıllarda hasta hakları kavramı çok konuşuluyor. Diğer yandan, hastalara en iyi tedaviyi verme durumunda olan hekimlerin de haklarını göz ardı etmemek gerek

Bilindiği üzere hasta hakları konusu son yılların popüler ve üzerinde çokça konuşulan konularından bir tanesidir. Ancak doktorların bulunduğu ortamlarda ne zaman hasta hakları ile ilgili bir konuşma yapılsa mutlaka sorulan bir soru vardır: ” Peki, hekimlerin hiçbir hakkı yok mu?”  Elbette ki hekimlerde mesleklerini sürdürürken birçok hakka sahiptir ve bu haklarının bir kısmını sıkça kullanmakta, bir kısmının ise henüz farkında bile değildir.

Hekim hasta ilişkisi yüzyıllar içerisinde oldukça değişim göstermiş bir ilişki türüdür. Binlerce yıldır süre gelen ve belki de 50-100 yıl öncesine kadarda hakim olan ilişki; hekimin üstün olduğu, hastanın seçim hakkının çok az olduğu, hekim ne derse hastanın onu harfiyen uyguladığı bir ilişki türü iken özellikle son 50 yıl içinde toplumsal, ekonomik, teknolojik  önemli değişiklikler ve gelişmeler meydana gelmiş hasta, hekim karşısında edilgen pozisyondan eşit pozisyona doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu değişim elbette ki birdenbire olmamıştır ve hâlâ da değişim devam etmektedir.  Bu değişim esnasında ilişkinin zayıf tarafı olarak hastalar kabul edilmiş ve bu zayıf tarafın korunabilmesi için ve değişimin daha sağlıklı olarak tamamlanabilmesi için bir takım yazılı hukuk kuralları meydana getirilmiştir.

İşte hasta haklarına ilişkin yönetmelikler, uluslararası anlaşmalar, tüzükler gibi yazılı hukuk kurallarının çokça olmasının altında yatan sebep zayıf olanın korunması ihtiyacıdır.

Hekimlerin hakları ile ilgili yazılı bir hukuk kuralı olmaması hekimlerin hiçbir hakka sahip olmadıkları, sadece yükümlükler altına girdikleri anlamını taşımaz. Sadece Türkiye’deki ve dünyadaki hukuk sistemleri şimdilik böyle bir yazılı belgeye ihtiyaç duymamış ve hekim haklarını yazılı kurallar bütünü halinde ele almamıştır.
Ancak hasta-hekim ilişkisi çok büyük bir hızla ilerlemektedir..2-3 bin yıllık geleneksel ilişki 50-100 yıl gibi görece olarak çok kısa bir zaman dilimi içerisinde önemli miktarda değişmiştir. İlişkinin bu hızla değişim göstermesi durumunda hekim hakları konusunun mutlaka bir kanun ya da yönetmelik gibi emredici bir norma bağlanma ihtiyacı kaçınılmaz olarak doğacaktır. Kişisel görüşüm olarak bu ihtiyaç çoktan doğmuş durumdadır.

Hekimlere yapılan saldırılar, hekimler aleyhine açılan tazminat ve ceza davalarının her sene katlanarak artması, hekimlerin çalışma şartlarındaki ağırlaşma, mecburi hizmet gibi şahsi kanaatimce hukuka tamamen aykırı uygulamalar  bu ihtiyacı ister istemez doğuracaktır.

Yazılı bir kurala bağlanmayan ama Anayasa ve çeşitli kanunlardan derlendiği kadarıyla söylenen hekim haklarını kısaca izah etmeye çalışalım.

Çağdaş bilimsel tıp olanaklarını uygulama hakkı

Hekimlerin en öncelikli mesleki hakkı Çağdaş bilimsel tıp olanaklarını uygulama hakkıdır. Bilindiği gibi tıp bilimi teknolojinin de desteğini alarak son derece hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Bu ilerlemenin sonucunda yeni cihazlar, ekipmanlar, tedavi yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Hekimlerin bu gelişmeleri yakından takip etmeleri mesleklerinin özelliğinden dolayı mecburidir. Yeni gelişmeleri takip etmenin mecburi olmasının yanı sıra hekimlerin bu gelişmeleri uygulamak için uygun ortam ve ekipmanı devletten yada bağlı bulunduğu kurumdan  talep etme hakkı da vardır.

Hekimin baskı altında olmadan mesleğini uygulama hakkı:

Hekim mesleğini icra ederken özgür bir ortama sahip olmalıdır. Kararlarını alırken tenkit edilme veya performans ölçülmesi gibi dış etkenler olmadan özgürce mesleğini icra etme hakkında sahiptir.

 

Hekimin sağlığını koruma hakkı:

Hekim çalışırken sağlıklı bir çalışma ortamından faydalanabilmeli, sağlıklı kalabilmek için ihtiyacı olan dinlenme zamanına sahip olabilmelidir. Ayrıca bir kişinin hekim olması demek, kendisini koruma altına almaksızın bütün hastalıklarla mücadele etmesi anlamına gelmez. Bulaşabilirlik potansiyeli yüksek olan hastalıklarda hekimin kendi sağlığını tehlikeye atmama hakkını da tartışmak gerekir

Hekimin yeterli bir gelir düzeyi talep etme hakkı:

Hekimlere Türkiye’deki ve dünyadaki son tıbbi gelişmeleri takip etme hakkı ve aynı zamanda yükümlülüğü verilirken, hekimlerin bu gelişmelere ulaşabilmeleri için gerekli seyahat, dergi aboneliği, kitap alımları ve benzeri harcamalar dikkate alınmalıdır. Ayrıca hekimlerin işlerini yaparken kullandıkları yoğun emek ve bilginin karşılığı da ödenmelidir. Ayrıca hekimlerin riskli bir iş yaptıkları her an yüksek meblağlı tazminat davalarıyla karşı karşıya gelme olasılıkları da hesap edilmelidir. Bu konuda son yıllarda SGK ve Sağlık Bakanlığının takındığı tavır hekimlere hakları olan ücreti ödemek bir yana, angarya suretiyle çalışmaya doğru seyreden bir grafik çizmeye başlamıştır.

Hekimin hastayı reddetme hakkı:

Hasta hakları yönetmeliğine göre hastanın tedavi olacağı hekimi seçme hakkı vardır.  Hekimlerinde bazı koşullar gerçekleştiği taktirde kendisine gelen hastayı kabul etmeme hakkı vardır. Ancak bu hakkı hastanın hekimi seçme hakkı gibi geniş anlamda değerlendirmemek gerekir. Hasta ile hekim arasında bir güven ilişkisi oluşmamışsa, hasta hekime yalan söylemiş ise, yada hastanın hekime karşı tehditkar ve/veya hakaret içerir sözler sarf etmişse hekim hastaya bakmak zorunda değildir. Hiçbir yere bağlı olmadan serbest çalışan bir hekim, sebep göstermeksizin de hastayı reddedebilir. Ancak yinede hekimin hastayı reddetme hakkı din, dil ırk, cinsiyet gibi sebeplerden kaynaklanmamalıdır. Ayrıca hekimin bulunduğu bölgede kendisinden başka bir hekim yoksa hekim hastaya bakmak zorundadır. Acil durumlar, ya da resmi makamların emirleri gibi durumlar söz konusu olduğu takdirde hekimler hastalara bakmama hakkına sahip değildirler. Hekim hastaya bakmama hakkını daha en baştan kullanmalıdır. Hekim bir hastayı tedaviye başladıktan sonra haklı  bir gerekçe göstermeksizin tedavisini yarıda kesme, hastaya bakmama hakkına sahip değildir. Ancak hastanın hekimin tavsiyelerine uymaması, yapmasını söylediği şeyleri hiç yapmaması ya da  yapmamasını söylediği yapması gibi durumlarda hekim hastanın tedavisine devam etmeyebilir.

İyileşme garantisi vermeme hakkı:

Hekimler tıp biliminin elverdiği ölçüde hastaların hastalıklarını teşhis ve tedavi etmekle görevlidir. Ancak hekimleri hastaları mutlaka iyileştirmek gibi bir yükümlükleri yoktur. Hastalarda hekimlerden böyle bir söz talep edemezler. Hekimin bir hatası olmaksızın hastanın iyileşmemesi durumunda hekimler bu nedenle tenkit edilemezler.

Tanıklıktan çekilme hakkı:

Ceza Muhakemesi Kanunun 46. maddesine göre  Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler hakkında tanıklıktan çekinme hakları vardır. Ancak ilgili kişilerin tanıklık etmesine muvafakat ettiği durumlarda tanıklıktan çekinemezler.

Tedavi Yöntemini Seçme Hakkı:

Bir hastalığın tedavisinde aynı anda birden fazla tedavi yöntemi uygulanabilmekte ise, hekim bunlardan dilediğini seçmeye özgürdür. Fakat uzun zamandan beri bilinen ve genel olarak kabul edilmiş yöntemlere öncelik vermelidir. Hekim hastası için uygun olmadığı bir tedavi yöntemini uygulamaya zorlanamaz. Hastanın uygun olmayan bir tedaviyi istemesi ve bu konuda ısrar etmesi durumunda dahi hekim doğru olmadığını düşündüğü bir tedaviyi uygulamaya zorlanamaz.

©2009 saglicaklakal.com

Ultima Trend Bilgisayar İletişim Hizmetleri A.Ş.

Göztepe Mah. Göksu Evleri Palmiye Cad. B39 No:20 34815 Beykoz/İstanbul
iletisim@saglicaklakal.com

Buradaki yayınlar bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve hekim konsültasyonunun yerine konulamaz.