TJOD Başkanı – Bakan Akdağ görüşmesi

TJOD Başkanı Bakan Akdağ’la Tam Gün, performans ve kadın doğumcuların sezaryen eğitimini görüştü

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ile görüştü. Görüşmede “Tam Gün Yasası”, “Performans uygulaması” gibi konular görüşülürken, sezaryen oranlarının düşürülmesi ile ilgili olarak, uzmanların Ankara’ya uzun süreli eğitime gönderilmesi uygulaması askıya alındı. Mete Generaloğlu/Ankara

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Genel Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil ve Dernek Yönetim Kurulu Üyeleri Genel Sekreter Prof. Dr. Cansun Demir ve Yönetim Kurulu Üyesi, ve EBCOG temsilcisi Doç. Dr. Ali Baloğlu, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ı makamında ziyaret etti.

Yaklaşık iki saat süren görüşmede, Türkiye’de sezaryen oranlarının düşürülmesi ile ilişkili olarak Bakanlığın başlattığı uygulamalar, kadın hastalıkları ve doğum alanındaki performans değerlendirmesi ve “Tam Gün Uygulaması” gibi ana başlıkların yanı sıra yaşanan sorunlar ve çözüm yolları ele alındı. TJOD Genel Başkanı İsmail Mete İtil, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ile iki saat süren uzun görüşmelerinin ardından Medimagazin Gazetesi’nin sorularını cevapladı.

Medimagazin: Görüşme nasıl bir havada geçti ?

Prof. Dr. İtil: Son derece olumlu ve samimi bir havada geçti. Biz Sayın Bakan’ın yoğun gündemi dolayısıyla bize daha az zaman ayıracağını düşünmüştük ama iki saati aşkın bir süre kendisiyle aklımıza gelen her sorunu ve çözümlerini tartışma olanağını bulduk. Kendisine bu nedenle Derneğimiz adına teşekkür ederim.

Medimagazin: Görüşmede dile getirdiğiniz ana sorunlar nelerdi?

Prof. Dr. İtil: Türkiye’de sezaryen oranlarının düşürülmesi ile ilişkili olarak Bakanlığın başlattığı uygulamalar, kadın hastalıkları ve doğum alanındaki performans değerlendirmesi idi. Sayın Bakan bunlarla ilgili konuştuktan sonra da “Tam Gün Yasa Tasarısı” ile ilgili olarak karşılıklı değerlendirmelerde bulunduk.

Medimagazin: Sezaryen oranları Türkiye’de yüksek değil mi?

Prof. Dr. İtil: Elbette bazı bölge ve hastanelerde savunulamayacak kadar yüksek. Biz “bu oranlar indirilmesin” demiyoruz. Sadece “oranların yüksekliğinin tek nedeni uzman arkadaşlarımız değil” diyoruz. Normal doğum şartlarının iyileştirilmesinin de altını çiziyoruz. Kadınların bilinçlendirilmesi ve özendirilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Sayın Bakan’a yüksek sezaryen oranlarına sahip hastanelerde çalışan meslektaşlarımızın, buralardan alınarak Ankara’da zorunlu eğitime gönderilmesi uygulamasının yanlış olduğunu, onur kırıcı ve rencide edici olduğunu anlattık. Bu uygulamalarla verilmeye çalışılan mesajın alındığını, artık bu uygulamanın durdurulması gerektiğini anlattık. Kendisi de, bu uygulamanın amacının caydırıcılık olduğunu, ama tabii ki uzmanlarımızın rencide edilmemesi gerektiğine kendisinin de katıldığını belirtti.

Medimagazin: Bundan sonra ne olacak ?

Prof. Dr. İtil: Sayın Akdağ, şu ana kadar 18 uzmanın eğitime gönderildiğini, sırada 57 uzmanın olduğunu belirtti. Bu 57 uzmanın eğitime gönderilmesi işleminin bizim girişimimizden sonra askıya alındığını belirtti. Bundan sonraki süreçte TJOD ve Sağlık Bakanlığı ortak bir projeyle sezaryen oranlarının düşürülmesi için birlikte hareket edecek ve sezaryen endikasyonları ile ilgili Kılavuzlar bir günlük bölgesel eğitimlerle sürdürülecek. Ama bir tür cezalandırma olarak algıladığımız uygulama artık uygulanmayacak. Sayın Bakanımız, hemen ortak bir protokol hazırlanması için talimat verdi. Sanıyorum kısa bir süre içerisinde Bakanlık yetkilileriyle bir araya geleceğiz.

Medimagazin: Bu gerçekten bizim de gözlemlediğimiz kadarıyla tepki alan bir uygulama idi. Başka alanlarda da Bakanlıkla ortak hareket etmeyi düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. İtil: Sayın Akdağ, bu konuda bize sitemlerini iletti. Sadece hekim hakları ve tam gün konusunda başvuru olduğunu, aslında sivil toplum örgütlerinin toplumsal projelerde yer almasının gerektiğini belirtti. Örneğin Bakanlığın maternal mortalitenin düşürülmesi ile ilgili çalışmalarından bahsetti. Maternal mortalitenin kendi Bakanlığı döneminde binde 49’lardan binde 20’lere çekildiğini, şimdiki hedefin ulaşılması çok zor olsa da binde 15’ler olduğunu belirtti. Bundan heyecan duyduğunu, bizim de aynı heyecanı duymamız gerektiğini belirtti. Kendisinin bu toplumsal projeler konusundaki görüşlerine katılıyoruz. Bu görüşme sonrasında sanıyorum ki iyi bir iletişim kanalı oluştu ve bu çerçevede ortak projeler geliştirilecektir. Biz önerilerimizi en kısa zamanda kendisine ulaştıracağız. Bakanlıkla ortak geliştirilen projelerin kadınlarımıza büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz, sonuçta Derneğimizin de ana amaçlarından biri kadınlarımızın sağlığıdır. Bu alanda işbirliği yapmayacağız da hangi alanda yapacağız?

Medimagazin: Kadın-doğumla ilgili performans değerlendirmelerinden söz ettiğinizi belirttiniz.

Prof. Dr. İtil: Ben biliyorsunuz Ege Üniversitesi Öğretim Üyesiyim. Devlet hastanelerindeki performans sistemi bizde yok. Ama Yönetim Kurulu Üyemiz Sn. Doç. Dr. Ali Baloğlu, kendi çalıştığı eğitim hastanesinde bu işlerden sorumludur. Kendisi Bakanımıza bu konuda geniş bir bilgi verdi. Örneğin aynı ameliyat ürolojide yapılırsa daha fazla puan yazılıyor gibi yanlış uygulamalar var. Yine sezaryen ve doğumun puanları, ultrason puanlandırması gibi konularda geniş bilgi ve ayrıca bir de dosya sundu. Bu konuda yanlışlıkların düzeltileceği ve bir komisyonda tekrar bir araya gelinmesi talimatı verildi. Sayın Bakanla görüşmemizden bu konuda da düzeltme yapılacağı izlenimi edindik.

Medimagazin: Performans uygulamasında kadın doğum Uzmanlarına haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsunuz?

Prof. Dr. İtil: Kadın -doğum uzmanlığı son derece zor ve riskli bir iştir. Doğum da öyle sanıldığı gibi hemen, doğal olarak oluveren basit bir olay değildir. Arkadaşlarımızın gecesi gündüzü yok, özveriyle bu işi yapmaya çalışıyorlar. Eğer Türkiye’de maternal mortalite azalıyorsa, bu iş arkadaşlarımızdan bağımsız oluşmuyor herhalde… Son zamanlarda malpraktis nedeniyle hekimlere verilen ağır ve acımasız cezaları da biliyoruz. Devlet tarafından hekimi gözeterek hazırlanmış bir malpraktis sigortası, bu konuda ihtisaslaşmış mahkemeler olmadan bu mesleği icra ediyoruz. Bizim belli bir oranda görülebilir dediğimiz komplikasyonlar, skandal olarak ilan edilebiliyor. O nedenle bu performans değerlendirmesinin de buna uygun olarak yapılması gerekir. Eğer bir sistemin başarılı olmasını sağlamak istiyorsanız, önce insanı kazanmanız gerekir. Bunu yapamazsanız o sistem bir gün çöküverir. Hem sezaryen oranlarını düşürmek isteyeceksiniz hem de bu işlemlere komik ücretler vereceksiniz, bu doğru değildir. Buralarda düzenleme şarttır ki bunun yapılacağını sanıyorum.

Medimagazin: “Tam Gün” konusu görüşmeniz sırasında açıldı mı?

Prof. Dr. İtil: Bu konuyu Sayın Bakan açtı ve geniş bilgi verdi.

Medimagazin: “Tam Gün” çıkıyor mu?

Prof. Dr. İtil: Sayın Bakan “Tam Gün” konusunda Bakanlığın kararlı olduğunu ve mutlaka çıkarılacağını söyledi. Beş yıl önce bu yasanın düşünülmesinin bile olanaksız olduğunu, ama bugün bunu yaşama geçirilmesi için büyük bir engel olmadığını belirtti. Kendisine önce özendirmeden bahsediyorsunuz şimdi ise zorlama olduğunu belirtiyorsunuz dedim. Bunu yapmak zorunda olduklarını ve kamu yararı olduğunu belirtti.

Medimagazin: Yasa herkesi kapsayacak mı?

Prof. Dr. İtil: Yasanın herkesi kapsayacağını, üniversitelerle ilgili olarak YÖK’le % 95 oranında anlaşma sağlandığını belirtti. Maliye ile küçük sorunlar olduğunu, ama bunun da aşılacağını belirtti. Ben kendisinin sık sık Türkiye’de hem uzman hem de öğretim üyesi açığı bulunduğunu belirttiğini, o zaman neden hekimlerin birden fazla yerde çalışmasının önünün kesildiğini, yasada bununla ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağını sordum. Kendisi buna kesinlikle izin verilmeyeceğini, öğretim üyeleri için de bunun söz konusu olmayacağını, üniversitelerde prim muayenelerinin ortadan kaldırılacağını söyledi.

Medimagazin: Sizin bu konuda fikriniz nedir?

Prof. Dr. İtil: Bence birden fazla yerde çalışabilmenin, özellikle saat 16’dan sonra serbest çalışma olanaklarının verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer liberal ekonomiden söz ediyorsak hekimin önünü kesmemek gerekir. Bu şekilde “Tam Gün” uygulayan bir ülke yok. Örneğin; Yunanistan’da özel çalışma hakları tamamen kısıtlanmamıştır. Hiçbir ülkede Küba hariç, tam bir sosyalizasyon yoktur. Zaten bu mali portrenin altından da kalkılamaz. Eğer emekliliğe yansımayan ücret artışları, garantisi olmayan performans çalışmalarıyla bir tam gün düşünülüyorsa bu kabul edilebilir bir durum değildir…

Medimagazin: Üniversitelerde de performans mı olacak?

Prof. Dr. İtil: Sayın Bakan, üniversitelerde bunu sağlamanın zor olmadığını, öğretim üyelerinin akademik, poliklinik ve diğer faaliyetlerinin puanlandırılacağını ve tavan 14 bin TL olmak üzere ücretlendirme yapılacağını, bir profesörün eline ortalama 11-14 bin TL geçeceğini söyledi. Şu an 3.5 olan katsayının 4 yapılmasıyla bunun çözümlenebileceğini belirtti. Anladığım kadarıyla bunu sağlamak için fazla mesai de yapmak gerekecek. Ben bunun realize edilmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. Düşünün, şu anda yüzde 200 döner sermaye ödeyemeyecek olan hastaneler, yüzde 800’e varan geri ödeme yapacak diyor. Bu nasıl sağlanacak. Kısa bir süre için sağlansa bile uzun ömürlü olacak mı? Bunlar belirsiz. Böyle köklü bir değişikliği kabul ettireceksiniz ama önünüzü de göremeyeceksiniz, maaşlara direkt olarak yansımayacak. Bence çok soru işareti var.

Medimagazin: Özel hastaneler ve muayenehanelerin durumu ne olacak?

Prof. Dr. İtil: Sayın Bakan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı özel hastanelerin 4 kategoriye ayrılacağını ve %30-70 arasında katkı payı istenebileceğini belirtti. Muayenehanelerin kapatılmayacağını, ancak SGK ile anlaşmalı bir doktorun, muayenehanede çalışamayacağını, yine muayenehanede çalışan bir cerrahın ancak SGK ile anlaşması olmayan bir hastanede ameliyat yapabileceğini söyledi. Aslında sistemde SGK ile anlaşması olmayan kurum istenmiyor sanıyorum. Yani, aslında bir seçim söz konusu da değil. “Muayenehanenizi ya kapatın ya da kapatın” deniyor. Bunun da halk yararına yapıldığını belirtiyor. Peki hekim bu halktan değil mi? Neden onun da yararı düşünülmüyor? Neden seçim yapılıyormuş gibi dışarıya bir izlenim verilerek, hiçbir yere kaçamayacağı koşullara zorlanıyor? Üstelik hasta sistemin her yerinde ödeme yapıyor, bunun önemi yok, ama muayenehanede ödeme yaparsa bu etik değil. Bunu da anlamış değilim. Benim anladığım, hekimin patron olduğu tüm platformlar onun elinden alınacak ve bir süre sonra sözleşmeli, grev hakkı olmayan, işçi haline gelecek.

Medimagazin: Sizce bu yasalara yeterli tepki veriliyor mu?

Prof. Dr. İtil: Maalesef geleceğimizi bu denli ilgilendiren bu değişikliklere karşı bizi ciddiyetle ve yüksek sesle savunacak bir irade ortada görünmüyor. Bizim ana örgütümüz Türk Tabipler Birliği (TTB)’dir. Ama meslektaşlarımızdan kime sorarsanız sorun, yeterli bir karşı koyuş gösteremediler. Bunun içindir ki, Uzmanlık Dernekleri Platformu gibi yan platformlar oluştu. Bu dönemde tüm hekimlerin, bir araya gelmesi, TTB’nin vakit geçmeden tüm uzmanlık dernekleri ile birlikte ortak toplantı yapması ve birleştirici olması gerekiyor. Internet yazışmalarından öte medyada ses getirecek basın toplantılarına gerek var. TTB Başkanının güven vermesi ve sesini çıkarması lazım. Herkes ne olur ne olmaz deyip konuyu tribünden izlerse, problemin çözümüne köstek olmaktan başka işe yaramazlar ve çözümün değil problemin bir parçası haline gelirler. İletişim kanalları açık tutularak, ikna edilerek ortak bir çözüm üretilmelidir.