Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sezaryen oranlarının çok faza olduğunu ve bununla ilgili hekimlere yönelik çeşitli yaptırımlar uygulanacağını belirtmesi üzerine Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, “Yalnızca hekimi suçlu olarak görüp onu cezalandırarak, sağlık göstergelerinin bir anda iyileşeceğini sanmak doğru bir yaklaşım değildir” dedi
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın artan sezaryen oranları ile ilgili olarak “Hangi önlemler alacağımızı ilgili dernek ve meslektaşlar çok iyi biliyorlar” yaklaşımının yanlış olduğuna dikkat çekti.
İtil, “Sezaryen oranları, yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada artış göstermektedir. Avrupa’da %20-25 sezaryen oranları görülürken, ABD’de de sezaryen oranı %25 civarındadır. Örneğin İtalya’da %36 sezaryen oranları mevcuttur” diyerek konunun sadece Türkiye ile ilgili olmadığını da vurguladı.
İtil, sezaryen oranlarının tüm dünyada artmasının nedenlerini de şöyle açıkladı: “Bunun en önemli nedenleri
- Türkiye’de bir çok yerde “ağrısız doğumun” yaptırılmaması ve doğumun özendirici olmaması
- Artan malpraktis cezaları ve hekimin malpraktis korkusu
- Türkiye’den daha az doğurganlık oranına sahip ülkelerde tüm doğumlar ebeler tarafından takip edilmekte ve sonlandırılmaktadır.halbuki ülkemizde,gecede 20-25 doğum olan doğumevlerinde tek sorumlu nöbetçi uzman olup tüm doğumlara hakim olması mümkün değildir.
- Ebe eğitimi ve yetkinliği yetersiz olup, bir çok ebe eleman eksikliği nedeniyle hemşire olarak görev yapmaktadır.
- Bilinmeyen nedenler ya da anne isteği ile yaptırılan sezaryenler, tüm endikasyonlar içerisinde % 4 civarında olup büyük bir yer kaplamaktadır.
- En önemli sezaryen nedenleri gebelik zehirlenmeleri ve kanamalardır.Ülkemizde antenatal bakımın henüz Avrupa seviyesinde olmadığı da düşünüldüğünde, acil sezaryen oranlarının da yükseleceği aşikardır.”
Dernek Başkanı İtil Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “Hangi önlemler alacağımızı ilgili dernek ve meslektaşlar çok iyi biliyorlar” yaklaşımının yanlış olduğunu şöyle açıkladı: “Bakanlığın 2008 yılı uygulamalarında,sezaryen oranı %20nin üzerinde olan kurumların performans puanları düşürülüyor ve burada görev yapan hekimler de çalıştığı yerden Ankara’ya görevlendirilerek cezalandırılıyordu. Biz Sayın Bakanla yaptığımız görüşmede bunun onur kırıcı bir şey olduğunu ve bu uygulamanın kaldırılmasını istemiştik. Kendisi bu uygulamanın doğru olmadığını söyledi ve yürürlükten kaldırmıştı. Meslek örgütü olarak artan sezaryen oranlarının nedenleri ve düşürülmesi ile ilgili Bakanlıkla ortak toplantılar düzenledik…
Sayın Bakanın son konuşmasında sözünü ettiği, “Hangi önlemler alacağımızı ilgili dernek ve meslektaşlar çok iyi biliyorlar” sözü herhalde bu uygulamalarla ilişkilidir. Her halde Sayın Bakan, kendisini de üzdüğünü belirttiği bu uygulamaya geri dönmeyecektir.
Yalnızca hekimi suçlu olarak görüp onu cezalandırarak, sağlık göstergelerinin bir anda iyileşeceğini sanmak doğru bir yaklaşım değildir. Hekimi cezalandırmak yerine, diğer branşlara göre mağdur edilmiş olan kadın doğum hekimlerinin, performans ve ücretlendirmelerinde iyileştirmeler yapmak daha doğru bir yoldur. Ocak 2009 yılında kendisine bununla ilgili verdiğimiz dosyayla ilişkin hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.
Türkiye’de sezaryen oranları 2001 yılında % 21iken 2009 yılında %47 oranlarına gelmiştir. O zaman da aynı uzmanlar görev yapıyordu.
Sağlıkta Dönüşümle bir çok hakkı elinden alınmış ve hala alınmaya çalışılan hekimlerin daha da üzerine gitmek, sağlık göstergelerini iyileştirmeyecektir.”
http://www.dha.com.tr/n.php?n=c3c43d40-2010_01_08