Kadın Doğum Dergisi, cilt 6, sayı 3, sayfa 1435 Mart 2008 ‘da yayınlanmıştır
Hekim Güvenliği,
Gün geçmiyor ki bir hekim veya bir sağlık çalışanı şiddette maruz kalmasın. Aslında şiddet veya tacize uğrayan sağlıkçıların sayısının medyaya yansıyandan daha fazla olduğu da bilinen bir gerçek; sorun ülkenin sağlık hizmetine taşınmakta ve halkımızın bundan zarar görmesine neden olmaktadır.
Halkın sağlık hizmetinden beklentisi her ülkede artmakta; sağlık çalışanlarına güven azalmaktadır. Ülkemizde tazminat davalarının artması ve hekimlerin ödeyemeyeceği rakamlara ulaşması da defansif uygulamaları arttırmakta; bir kısır döngü içinde sorun gittikçe büyümektedir.
Amerika’da 1999 yılında açıklanan Tıp Enstitüsü “To Err İs Human” raporuna göre tıbbi hatalar nedeniyle ölenlerin sayısı yılda 98.000’e kadar ulaşıyor. Aynı raporda ölümlerin nedeni olarak “sistem” gösteriliyor ve hekimlerin şahsi hatalarının dikkate alınamayacak kadar az olduğu belirtiyor. Tıbbi hatalara bağlı ölümlerin, ölüm nedenleri arasında 9. sırada olduğu belirtiliyor.Bununla beraber hataların kaçınılmaz olduğu ve hata yapan kişilerin değiştirilerek veya sistem dışına çıkarılarak hiçbir sonuç alınamayacağı belirtiliyor.
Bu rapor sonrası “hasta güvenliği” sağlamakla ilgilenen kuruluşlar sayıca artıyor, gelişiyor , tavsiyeleri aranan, sözleri dinlenen ve daha çok para kazanan bir endüstriye dönüşüyor.
Aradan yıllar geçiyor, geçen sene açıklanan Amerika raporlarına göre tıbbi hatalar nedeniyle ölümler,ölüm nedenleri sıralamasında 5. sıraya çıkıyor. Eğer ilaç yan etkileri de tıbbi hatalara eklenirse 2. sıraya çıkıyor. Bu arada Amerika’da sağlık çalışanlarına yönelik şiddet diğer hizmet sektörü çalışanlarına göre 16 kat artarken sağlık sektörü çalışmalarına karlılıkla devam ediyor. İlaç, tıbbi cihaz ve sarf malzemeleri endüstrisi ile sağlık kuruluşları , sigorta şirketleri, avukatlar, taraflı bilirkişiler ve hasta güvenliğini sağlamaya çalışan kuruluşlar kazanıyor. Burada bir yanlışlık yok mu? Hastalar tıbbi hatalar nedeniyle daha fazla sayıda ölüyor, sağlık çalışanları daha çok şiddete uğruyor. İlgili ilgisiz herkes ise daha çok kazanıyor.
Değerli meslektaşlarım, bizler hastamıza saygılıyız ve daha iyi hizmet için çalışıyoruz. Hekimlerin öncelikle hasta yararına çalışması onların etik ve yasal görevidir. Öncelikli amaçları kazanç olan bizim dışımızdaki tüm kişi ve kuruluşların önerilerini çok dikkatle inceleyip gerçekten bu önerilerin hasta yararına olup olmadığına biz karar verip görüşümüzü açıklamalıyız.
Günümüzün yükselen değerleri olan tıbbi etik, hasta hakları ve hasta güvenliği konularıyla özellikle klinisyenler bizzat ilgilenmeli, alınacak ve uygulanacak kararları onaylamalı,sonra uygulamalıdır.
Uçak yolcularının ölüm ihtimali milyonda bir, yolcu da güvende pilot da. Gelişmekte olan ülkelerde hastaneye yatan bir hastanın ölme ihtimali üçyüzde bir. Hasta da güvende değil hekim de. Çalışma koşulları kadar kurallar ve yasaların da hedefe uygun olması şart.
Sağlık kuruluşları hasta haklarına ve güvenliğine uygun mu; hastaya yeterli zaman ayrılıyor mu; çalışma ortamı hastaya tıbbi etiğe yaraşır yaklaşım için uygun mu? Yasalar hasta ve sağlık çalışanlarını eşit düzeyde koruyor mu? Bunlara evet denemiyorsa hekim güvenliği de söz konusu değildir. Çalışma koşulları ve yasalardaki eksik ve yanlışları konuşmalı ve ilgililere nezaketle iletmeliyiz. Kibarca söylenmeyen doğruların hiçbir şey ifade etmediğini dikkate alıp, hekim güvenliğinin hasta güvenliği ile bağlantılı olduğunu unutmamalıyız.
Huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamı diliyorum.
Saygılarımla,
Doç.Dr.İsmail Dölen