Anne Adayının Dikkat Etmesi Gereken 10 Altın Kural

b_hamile_2

1- ÇALIŞMA VE İŞ KOŞULLARI:  Günümüz koşulları göz önüne alındığında gebelik yaşayan birçok kadın iş yaşamlarına doğum yaklaşana dek devam etmektedir. Gebeliğin meydana getirdiği mide bulanması, baş dönmesi, kusma, sık sık idrara çıkma isteği, hareket güçlüğü, çabuk yorulma gibi kronik sebepler nedeniyle iş yaşamı oldukça güçleşerek olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Bunun gibi nedenlerden ötürü gebe kadınların çalışma koşulları ve saatleri yasal olarak da düzenlenmelere gitmiştir. Gebelik esnasında yapılan işin ortamı ve şartları göz önünde bulundurulması gereken başlıca etmendir. Gebelik semptomlarını artıracak herhangi bir ortamda ya da fiziksel güç sarf edilebilecek bir işte çalışılması kadını zor durumda bırakabilir. Örneğin; çalışma alanı içinde kullanılan solvent maddeler, kimyasal maddeler ve radyasyon teması kadına zarar verebilmektedir. Bu gibi ortamlarda çalışmak zorunda olan hamile kadınlar özel kıyafet giymeli ve çalışma ortamı sık sık havalandırılmalıdır.  Aşırı sıcak çalışma ortamlarında ise sık sık serin bir ortama geçmek, bol sıvı almak mutlaka gereklidir. Tüm çalışma ortamlarında gebeler, aşırı yükten kaçınmalı ve fazla eğilmekten uzak durmalıdır. Çalışma saatleri içerisinde kısa dinlenme molaları verilmelidir. Ayrıca gebelik sürecinde de herhangi bir risk faktörü var ise çalışma yaşamına ara verilmelidir. Rahim ağzında açılma, rahimde kusur oluşumu, kanama yaşanması, tansiyonda değişimler, fetüsün büyüme geriliği, rahimde su fazlalığı, daha önceden erken doğum yapmış riskli kişilerin çalışması gebeliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Dikkatli ve bilinçli çalışılması durumunda, çalışmak herhangi bir sorun ortaya çıkarmayacaktır.

2- EGZERSİZ: Gebelikte egzersiz yapılması hem anne adayı hem de bebek açısından oldukça yararlıdır. Fakat öncelikle doktora danışılıp spor yapmak için uygun olup olunmadığı öğrenilmelidir. Bazı özel durumlarda risk oluşmaması açısından egzersizden uzak durulması gerekebilmektedir. Egzersize başlanması için genellikle 3. ayın bitimi beklenir. Egzersizde düzen, önemli bir faktördür. Ara vermek ya da düzensiz yapmanın herhangi bir yararı olmayacaktır. İdeal sürenin haftada 3 gün olduğu belirlenmiştir. Hareket etmenin amacı kilo almayı engellemek kesinlikle değildir. Önemli olan kilo alımını da düzene sokmaktır. Kişiye ağır gelen egzersizlerden ve çarpıntı yapan hareketlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Spor esnasında 5 ya da 10 dakikada bir kısa aralar verilmeli, vücut dinlendirilmelidir. Başlamadan önce de ısınma amaçlı hareketler yapılmalıdır. Gebelikte yapılan sporun faydaları şöyledir:

– Uyku problemini azaltmaya yardımcı olur.
– Anne adayında oluşacak bel ve sırt ağrılarını azaltır.
– Anne adayının kendini hem fiziksel hem de psikolojik açıdan iyi hissetmesine yardımcı olur.
– Normal doğumu kolaylaştırır, doğum esnasındaki sancıyı azaltır.
– Gebelikte oluşması muhtemel olan duruş ve vücut şekil bozukluklarını azaltır.
– Doğum sonrasında annenin daha çabuk iyileşmesini sağlar.
– Anne adayının kontrollü kilo alınımını sağlar.
– Gebelik esnasındaki şişlik ve ödemleri azaltır.

3- GİYİM:  Özellikle yaz dönemindeki gebeler için sıcak olmaması ve serinlik önemli bir faktördür. Kişiyi sıcak tutan ve terleten sentetik kumaşlardan yapılmış kıyafetler anne adayları için uygun değildir. Pamuklu kumaşlardan üretilmiş giysiler kadınlar için idealdir. Ayrıca açık renkteki ve bol kıyafetler kişiye rahatlık sağlamaktadır. Gebelik esnasında göğüsler büyür. Bu yüzden eski sutyenleri kullanmak kişiye rahatsızlık verebilir. Hamile kadınların üzerlerine uygun olan sutyen kullanması gerekmektedir.  İç çamaşırları da gebelik döneminde dikkat edilmesi gereken bir husustur. Pamuklu ve yüksek bel iç çamaşırları kullanmak daha sağlıklı olacaktır. Hamilelik sürecinde kadınlarda ödem problemine sık sık rastlanır. Bu nedenle ödemden ötürü şişen ayaklar için rahat ve ortopedik ayakkabılar tercih edilmelidir. Yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınılmalı, maksimum topuk yüksekliği yaklaşık 3 cm olmalıdır. Gebelik boyunca beli sıkan sıkı giyeceklerden ve kemerlerden, sıkı sutyenlerden, naylon ya da sentetik iç çamaşırlarından, dar pantolonlardan uzak durulmalıdır.

4- KİLO ALMA: Gebelikten doğuma dek alınması gereken kilo yaklaşık olarak 9 ile 12 kilo arasında değişmektedir. Çok zayıf olan anne adaylarının maksimum 17 kiloya kadar almasında bir sakınca yoktur. Fazla kilolu olan kadınların çok kilo almaları tehlikeli olabilmektedir. Fakat kilo faktörü kişiden kişiye değişiklik göstereceği için ideal olan ölçüyü doktorlar belirlemektedir. Anne olmak isteyen fazla kilolu kadınların hamile kalmadan önce fazla kilolarını vermesi önerilir. Zayıf olan kişilere ise hamile kalmadan önce ideal kilosuna ulaşması sağlanmaktadır.

5- YOLCULUK: Otobüsle yolculuk etmek hamileler için önerilmeyen yolculuk tipidir. Otobüs yolculuğuna alternatif olarak başka seyahat araçları tercih edilmelidir. Otobüslerde hareket alanı kısıtlı ve molalar kısadır. Bu da hamile kadını zora sokabilir. Tren yolculuklarında hareket imkanı daha fazla olduğu için otobüs yolculuklarından daha sağlıklıdır. Otobüs, araba, tren gibi ulaşım araçlarında geçirilen sürenin 6 saatten fazla sürmemesi önem taşımaktadır. Uçak yolculuğu ise gebeler için daha güvenli bir alternatiftir. Kabin basıncında önemli ve ani bir değişiklik olmadığı müddetçe herhangi bir risk yoktur. Yine de yolculuğa çıkmadan önce doktordan uygun olduğuna dair rapor alınmalı ve kontrollerden geçilmelidir.

6- BAĞIRSAK HAREKETLERİ: Hamileliğin 15. haftasından sonra bebek hızla büyümeye devam eder. Bu sebeple kadının bağırsak hareketlerin yavaşlama meydana gelmektedir. Kabızlık gibi şikayetler sıkça görülür. Bu dönemde ideal olan, günde 1 kez tuvalete çıkmaktır. Bu sağlanamıyorsa kişinin alması gereken önlemler vardır. Anne adayı mutlaka lifli gıdalardan bol bol tüketmelidir. Sebze ağırlıklı beslenilmeye önem verilmelidir. Kahvaltı esnasında sütle birlikte yulaf ezmesi tüketilmelidir. Bol bol su tüketimi de alınacak tedbirlerin başında gelmektedir.

7- AĞIZ VE DİŞ BAKIMI: Hamilelik esnasında anne adayının iyi beslenmesi ve ağız bakımını ihmal etmemesi sonucunda herhangi bir diş problemiyle genelde karşılaşılmaz.  Ağız ve diş bakımı ihmal edildiği takdirde, gebelikte oluşan hormonal etkiler sonucu ağız içerisinde olumsuz değişimler ve diş kaybı yaşanabilir. Hamilelik döneminde tükürük ve kandaki asit oranı arttığı için dişler daha kolay çürümeye uğrayabilir. Diş eti problemleri de normale oranla artış gösterebilir. Bebeğin diş gelişimi de anne karnında başladığı için anne, hem kendi hem de bebeği için dikkatli olmalıdır. Ağız ve diş problemlerinin görülmemesi için hamilelik süresi boyunca A, C, D vitaminleri, fosfor, kalsiyum alımına dikkat edilmelidir. Meyve, sebze, yumurta, süt ürünleri, et ve balık gibi besinlerin alımına özen gösterilmelidir.

8- GÖĞÜS VE KARIN BAKIMI: Hamilelik döneminde kadının vücudunda birçok değişim meydana gelmektedir. Hormonal faktörlerden vücudun hemen hemen her yerinde değişiklik gözlemlenmektedir. Bunların en başında göğüs ve karın gelmektedir. Hamilelik sürecinin özellikle son zamanlarında meme bezleri çalışmaya başlar. Bunun sonucunda kolostrum adı verilen süt gelmektedir. Gebeliğin ikinci yarısından itibaren memeyi alttan destekleyecek, sıkmayan, pamuklu sutyenler giyilmelidir. Karın bölgesinde oluşacak çatlaklar için de çatlak önleyici özel kremlerle her gün masaj yapılmalıdır. Hamilelikte kuruyan cildi nemlendirmek hamilelik sonrasında oluşan deformasyonları da azaltacaktır.

9- BANYO: Gebelik süresince banyo yapmakta herhangi bir sakınca yoktur. Fakat suyun sıcaklığı vücut ısısına yakın olmalı, aşırı sıcak olmamalıdır. Suyun aşırı sıcak olması durumunda vücut fazla miktarda ısınır ve kalp atışlarında artış görülür. Bu nedenle bebeğe giden kan akışı azalır ve bebek üzerinde stres oluşumuna sebep olabilir. Anne adayı terleme yoluyla vücudundaki fazla sıcaklığı atabilir fakat bebek için bu mümkün değildir. Fazla sıcaktan etkilenen bebeğin gelişme hücreleri de bu durumdan zarar görebilmektedir.

10- CİNSEL İLİŞKİ: Vücudun ihtiyaçları arasında cinsellik de gelmektedir. Hamileliğin öğrenilmesinden itibaren cinsel ilişkiye ara vermek gereksiz bir önlemdir. Embriyonun yerleştiği yer ve vajina birbirlerinden farklı organlardır ve birbirlerini etkilemezler. Bu nedenle cinsel ilişki esnasında bebeğin zarar görebileceği oldukça yanlış bir düşüncedir. Normal hamilelik sürecindeki bir kadının hamileliğinin son ayına dek cinsel yaşamında herhangi bir kısıtlamaya gitmesine gerek yoktur. Ancak son ayda cinsel ilişkinin riskli olmasının sebebi sperm içerisinde bulunan prostaglandin maddesidir. Bu madde uterus kaslarında kasılmaya yol açabildiği için erken doğuma sebep olabilmektedir. Bu nedenle son ayda kontrollü cinsel ilişki önerilmekte ya da herhangi bir risk varsa tamamen yasaklanmaktadır. Hamileliğin başından itibaren erken doğum ya da düşük riski mevcut olan gebeliklerde cinsel ilişki yasaklanmaktadır. Vajinal kanama yaşayan anne adaylarında cinsel ilişki önerilmemektedir. Çoğul gebelik yaşayan gebelerde de 6 aydan itibaren cinsel ilişkiye ara verilmelidir.